[This statement, by Müşterekler (Our Commons), was first published in Turkish on 28 April 2015. The original version can be found here. It was translated into English by Cihan Tekay.]
We Have Been Here for a Thousand Years! On May Day, We Are in Taksim and We Are Everywhere!
Look there, there, under that tree
There, under that tree
We are the there, rising from nature in that square.
Look closely there, at that square, and you will see...
Because we have been here for almost a thousand years!
Our voices, which have been bottled up in factories, offices, campuses, and homes, are filling the streets to the brim. Our anger resonates in Soma, Yırca, Akkuyu, Sinop, and many other places. As you know, our sweat hangs in the smokestacks of factories, across computer screens, and on the thirty-second floor of an elevator.
Every day we insist on making the morning anew. We make a reserve of our excitement, from the hells of deep underground to the innumerable floors of skyscrapers.
Is it hard to imagine? We are there. In all the parks and public squares of the city, the same thoughts occupying our minds, going back and forth between home and work, we open our eyes, awakening from our sleep leaning on the bus window. We come together on side streets and on basement floors, every day and every night.
We have been here for a thousand years!
This year as in every other year, today as in every other day, we are in every piece of land, in every public square. May Day is our celebration; it`s the first of May and we are still here. And believe us, we are there in every street and avenue, in the office, on the campus, at home, at the factory, in the workshop, in the mine, in the village with olive groves, at the bottom of the river that flows in ecstasy, on the field, at the stove and at the counter.
And we are closer to each other than you are to us.
Lock us indoors; silence the thump of the drums and the enticing sound of clarions.
Hide us behind window cages, block the ears of our homes, silence the sound of your empty charades.
We don`t feel like feasting today, but nevertheless...
We will be there, in that square, under every tree you look at. We will be like the wind on your skin.
Come on, get there before we do, and tell each other. We will be there, under that tree!
Because we have been here for a thousand years.
On May Day, we are in Taksim, we are everywhere! We shall be free together.
MÜŞTEREKLER / OUR COMMONS
***
Bin Yıldır Buradayız Biz! 1 Mayıs’ta Taksim’de ve Her Yerdeyiz!
Oraya bakın, oraya, o ağacın altına
Orada, o ağacın altında
Tabiattan ayağa kalkan bizler varız o meydanda.
Oraya iyi bakın, o meydana, göreceksiniz…
Çünkü belki bin yıldır buradayız biz!
Fabrikaların, ofislerin, kampüslerin, evlerin içinde birikmiş sesimiz, sokaklarda hınca hınç. Soma, Yırca, Akkuyu, Sinop ve daha nice yerde öfkemiz. Fabrika bacasındaki dumanda, bilgisayarın başında ve bir asansörün 32.katında terimiz var bilirsiniz.
Her gün ısrarla bir sabahı yeniden kuruyoruz biz. Yerin yedi kat dibinden gökdelenlerin sayılmaz katlarına biriktiriyoruz coşkumuzu.
Hayal mi edemediniz? Oradayız biz. Bütün parklarında kentin ve aleni meydanlarında, zihnimizde hep o aynı düşünceler, evden işe ve işten eve, iş çıkışı metrobüsün camına yaslanmış uykumuzdan açıyoruz gözlerimizi. Yan sokakta ve alt katlarda her gün ve her gece yanyana geliyoruz.
Bin yıldır buradayız biz!
Bu yıl da her yıl gibi, bu gün de her gün gibi, her coğrafyada ve her meydandayız. Bayramımız bir Mayıs, Mayıs’ın 1’i, biz hâlâ buradayız. Ve inanın her sokak ve caddede, ofiste, kampüste, evde, fabrikada, atölyede, madende, zeytin ağaçlı köyde, coşkun akan derenin dibinde, tarlada, fırının ve tezgahın başında biz varız.
Ve birbirimize, sizin bize olduğunuzdan çok daha yakınız.
Kilitleyin kapılarımızı; davullarımızın gümbürtüsünü ve zurnaların iç gıcıklayan sesini susturun. Pencere kafeslerinin ardına saklayın bizi, evlerimizin kulaklarını tıkayın, dindirin kof şaklabanlıklarınızın sesini. Bugün öyle hiç yiyip içesimiz yok; ama yine de…
Orada olacağız, o meydanda, baktığınız her ağacın altında ve derinizin üstünde bir ‘yel’ gibi. Hadi bizden önce gidin, ve söyleyin birbirinize. Oradayız o ağacın altında!
Çünkü bin yıldır buradayız biz.
1 Mayısta Taksim’de ve her yerdeyiz, her yeriz! Beraber özgürleşeceğiz.
MÜŞTEREKLER